Tarihsel Süreçte Türk Ormancılığı



Türkler tarih boyunca Altaylar’dan Sibirya’ya kadar çeşitli coğrafyalarda devlet kurmuşlardır.  Türklere vatan olan coğrafyalarda orman, Türk Milletinin hem geçim kaynağı avcı - göçebe olan Türk toplulukları arasında hem de beslenme ve tüketim ihtiyaçlarını karşıladıkları yerdir. Türk tarihine bakıldığında “Ötüken- Yış” da denilen ve “Kutlu mekan” anlamına gelen Ötüken Ormanı, Göktürk Kitabeleri’nde de yer almakla birlikte ormana kutsal bir aidiyet yüklenmiştir.

Tarih boyunca bin bir canlıyı içinde barındıran kurdun kuşun yuvası diyebileceğimiz ormanlar, sanayileşme ile birlikte enerji ve hammadde kaynağı olarak kullanılmıştır. Bu sebeplerle de ormancılık alanında çalışmalar ve ilgiler artmıştır. Tarihi süreç içerisinde hem Dünya’da hem de Osmanlı Devleti'nde orman alanında bir takım kanunlar ortaya konulmuştur .
Geçmişten günümüze değin Türk ormancılığı
Dünya genelindeki ilk orman okulu, 17 Kasım 1857 de L. Tassy Tarafından İstanbul'da kurulmuş  ve ormancılık eğitim ve öğretimine başlamıştır. Öğrenim dili Fransızca olan orman okulu, Tassy’nin 1862’de Türkiye'den ayrılmasıyla kapanmıştır. 1866 yılında tekrar ülkeye çağrılan Tassy ile okul yeniden açılmış ve 1875'te Orman ve Maden Okulları olarak birleştirilmiştir. Daha sonra ise Halkalı Ziraat Mektebi ailesine bağlanan okul 1934'te ise Orman Fakültesi olarak Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’ne bağlanmıştır. Bu köklerden gelen ve bugün sayıları gittikçe artan Orman Fakülteleri, ormancılık alanında çeşitli çalışmalara halen devam etmektedirler. Ülkemizde hâlihazırda, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman ile ilgili her türlü konuda yasa çalışmaları yapmaktadır.

1956 senesi Modern Türk ormancının başlangıcı kabul edilir. Bu bağlamda orman köylüsünün desteklenmesi, ormancılık ve yasalar, yakacak odun üretim ve kullanımının düzenlenmesi gibi konularda yapılan çalışmalar önemlidir. Ayrıca ormancılığa dair ilk düzenlemeler (Ferman, talimat) 1860- 1869 Orman Nizamnamesi ile belirlenmiştir.

         Azalan Ormanlar, Geleceğimize Tehdittir!
Anadolu ormanlarla kaplı Ata yurdu iken bugün ormanlarımızın giderek azaldığını görmekteyiz. Tarihte Yıldırım Beyazıt ile Timur ordularının Ankara'da karşılaştıklarında Timur'un fil ordusunun ormanlık alanda yürüyemediğinden bahsedilmektedir. Oysaki bugünkü Ankara'da orman varlığı dikkate değer şekilde azalmıştır. Bunun nedenleri arasında plansız şehirleşme ve betonlaşma gelmektedir. Dünya’ya bakıldığında da benzer sorunlar görülebilmektedir.

Ağaçlandırma ve fidan dikme çalışmalarına rağmen Türkiye'de ormanlarımızın giderek azaldığı bir gerçektir. Köyden kente göçün çok olması, ekilmeyen arazilerin orman alanı haline gelmesi buna bağlı olarak yakacak olarak kırsal alanda ormanların daha az tüketilmesi ile hayvanların ormana zarar vermemesi gibi nedenlerden dolayı orman alanları kırsal alanlarda daha yoğundur. Buna karşın kentleşmenin ve nüfus yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde, orman popülasyonu giderek azalmaktadır. Artan nüfus ve şehirleşme, orman alanlarının imara açık hale getirilmesine neden olmuş bu da orman miktarını azaltmıştır.

2003 yılında Çevre ve Orman Bakanlığı'nın kuruluşu bugünkü adıyla Orman ve Su İşleri Bakanlığı adıyla değiştirilmiş olup, bu bakanlık Orman ve yan alanlardaki çalışmalara devam etmektedir. Bunun yanı sıra Orman Genel Müdürlüğü, okullarımızda yaygın olarak kutlanan Orman Haftası kapsamında okullarda çocuklarda ve gençlerde bilinç uyandırmak adına ağaçlandırma çalışmaları yapmaktadırlar.

Ormansızlık Felaketlere Davetiye Çıkarır
Son yıllarda her alanda olduğu gibi tüketim çılgınlığının sonucu olarak da görebildiğimiz iklim değişikliği, tüm Dünya’da olduğu gibi ülkemizi de derinden etkilemektedir. Bilinçsiz, düzensiz, plansız yapılan tüketimler ve sürekli olarak orman kaynaklarından faydalanmak dünya üzerindeki biyolojik çeşitliliğin azalmasına neden olmuştur. Bunun yanında sel, heyelan, toprak erozyonu gibi doğal afetlere de davetiye çıkarılmıştır.

BM Teşkilatı “doğal değerlerin ve kirliliğin sınır tanımazlığına karşın, ormanların verdikleri ile insanoğlunun onu korumak ve geliştirmek için yaptıklarını”  ciddi olarak ortaya koymuştur. Bu detaylı ve yerinde tespitler, ülkemizde de ormancılık ve orman kaynaklarının korunması ile geliştirilmesine ve de kalkınmaya yönelik bir vizyona yol açmalıdır.

Orman ile ilgili şu sözleri de sizinle paylaşmak isteriz.
·      Ormansız yurt vatan değildir.
·      Ormanlar milli servettir.
·      Orman, orman içinde büyür.
·      Yol rehbersiz; dağ ormansız olmaz.
·      Orman tarımın sigortasıdır.

Orman Bilincinin Arttırılması İçin Neler Yapılabilir?
Ormanların bilinir bilinmez binlerce değeri vardır. Bu değeri bilmek, bilinmeyen değerlerini keşfetmek gelecek nesillerin araştırma yapmalarına imkân sağlamak adına Milli Park ve Tabiat Parkı gibi alanlar oluşturulmuştur. Bu isimlerle korunmaya alınan sahalar biyolojik çeşitliliği de korumak amacıyla değerlendirilmektedir.

Ormanlarımızın doğaya ve ekonomimize katkısı yadsınamaz. Sağlık ve bol oksijen kaynağı olan ormanlarımız nefes almamız için en önemli unsurdur. “Ağaca beşikten mezara kadar muhtacız”  noktasından hareketle ağacın ormanın bir parçası, ormanın da  hayatımızın vazgeçilmezi olduğunu artık anlamalıyız..

Ormancılığın “işletme ya da ticaret” amacı dışında da hayatımızın önemli bir parçası olduğunu genç nesillere aktarmak gerekmektedir.  Orman Haftası kapsamında her öğrenci bir fidan olarak görülüp ağaçlandırma faaliyetleri gerçekleştirilmeli ve sürekliliğini sağlamak adına bakımları da sağlanmalıdır.

Türk kültüründe ağaç ve orman son derece önemli bir yere sahiptir ve ağaca mistik bir anlam yüklenmiştir. Bu geleneksel inanışlar gençlere aktarılmalıdır. Önemli günler ve haftalar arasında kabul edilen Orman Haftası 21-26 Mart tarihlerinde özellikle de medya desteğiyle ülkece bayram havası içerisinde kutlanmalıdır. Çeşitli etkinlikler düzenleyerek ormanın değeri, ağaçların önemi kavratılmalıdır.

“Ormanı bekçi değil, sevgi korur.” sözü her insanın yüreğine dokunmalıdır. Geleceğimizin kararmaması, doğal dengenin bozulmaması, yaşanılabilir bir ülke edinilmesi ve Dünya’nın geleceğimiz olan çocuklarımıza daha düzgün bırakılması için azami gayret göstermeli, ormanlarımızı korumalıyız.

Orman yangınları nedeniyle ve her yıl ülkemizde binlerce hektar alan kül olup ciğerlerimiz yanmaktadır. Orman yangınlarına neden olan onlarca sebep vardır. İhmal ve dikkatsizlik nedeniyle çıkan orman yangınları, ormanda ateş yakmak, yakılan ateşi söndürmeden bırakmak, sigara izmaritini ormana atmak, yıldırım düşmesi, rant sağlamak adına orman alanlarını bilinçli yakmak, bu nedenlerden birkaçıdır.

Orman yangınlarının orman alanlarına verdiği zararın yanı sıra Tarım ilaçlarının (Pestisitler) Ormanlara verdiği Zararlar da son derece dikkate değerdir. Bu konudaki yazımız önemli ve hassas bilgiler içermektedir.


Öztürk Kontraplak olarak işletmeciliğin yanında geleceğimize değer veriyoruz Çevremizi ve doğamızı olan sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve bu bilinçle siz değerli müşterilerimize hizmet etmekten onur duyuyoruz.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Su Kontrası Fiyatları Kayın Marin Kontrplak

Çam Plywood Fiyatları